Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Duygular Eyleme Bilgi Kelimelere Hapsolduğunda

Duygular Eyleme Bilgi Kelimelere Hapsolduğunda

Aşağıda insanlığa ait olan, normal olan, olması gereken ve fakat olmayan, olunca da insanlık ölmedi başlığı altında haberlere konu olan bazı durumlardan bahsederek başlayacağım.

  • İstanbul Kartal'da bir öğretmen annesinin ameliyat parasını minibüste unuttu. Unutulan para sahibine teslim edildi.
  • Belediyesi Ulaşım A.Ş. şoförü rutin şehir içi seferi sırasında aracında unutulan içi para dolu çantayı sahibine ulaştırdı.
  • Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinde yaşayan bir vatandaş, ATM’den bulduğu 850 TL’yi 2 haftanın sonunda sahibini bularak teslim etti.
  • İzinsiz girdiği bahçeden patlıcan alan bir kişi, 3 lira ve bir de not bırakarak bahçe sahibinden helallik istedi.
  • Kocaeli'de yaşayan bir vatandaş, yerde bulduğu 20 bin lirayı zabıta aracılığıyla sahibine ulaştırdı.
  • Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde, evleri yanan ve komşularına sığınan çifte yeni bir konut inşa edilmesi amacıyla yardım kampanyası başlatıldı.
  • Antalya’da meydana gelen trafik kazasında 3 kişi yaralanırken, itfaiye ekipleri kazada yaralanan motosiklet sürücüsünü üşümemesi için battaniyeye sardı.

Bu haberler çoğaltılabilir. Önemli olan haberlerin çokluğu değil önemli olan olması gerekenin haberlere konu olmasıdır. Bu bağlamda yaşadığım iki olayı da ben paylaşayım. Çalıştığım üniversitelerden birinde bir temizlik görevlisi bir miktar para buldu ve ilgili birimlerden birine teslim etti. İlgili birimdeki ilgili kişiler bunu hemen “insanlık ölmedi” başlığı altında haber yapalım. Çünkü parayı bulanın parayı kaybedenden daha fazla ihtiyacı olduğu halde geldi parayı teslim etti. Herkes nasıl bir haber yapalım diye düşünürken bizin çalışanımız “durun dedi durun lütfen, ben haber yapılması için değil sahibini bulun diye geldim. Bulduğum para çok daha fazla olsaydı teslim eder miydim etmez miydim bunu biliyor musunuz? Bu davranış beni çok erdemli yapmaz çünkü bu davranış yapılması gereken bir davranıştır”. Çalışanımız orada bulunanlara iki mesaj verdi. Birincisi, bir eyleme ya da anlık bir deneyime bakarak insanlar hakkında yargıya varmak doğru değildir. İkincisi, olması gereken ve doğru olan bir şeyi yapmak sıra dışı bir davranış değil ve haber konusu olamaz.

Yaşadığım diğer olay ise; konuşmacı olarak katıldığım “sağlıklı çevre sağlıklı insan” temalı panel öncesi bir video sunumu planlamıştım. Videonun içeriğinde, yola tüküren insanlar, cebinde çöpe atılması gerekenleri yere atan insanlar, arabasında olan çöplük malzemelerini yola atan insan resimleri, çöp kutularının etrafına dağ gibi yığılmış çöp resimleri ve bir daha gitmeyecekmiş gibi piknik alanlarının çöplerle dolduğu resimler. Bu resimlerin gösteriminden sonra bir karganın yerden aldığı bir çöpü çöp kutusuna attığı an herkes alkışlamaya başladı ve alkış süresi biraz da uzun sürdü. Bundan sonra ne olduğunu ya da benim ne yaptığımı anlatmadan önce sizlerle yaşanmış bir olayı paylaşmak istiyorum. Olaya açık kaynaklarla ulaşılabildiği için mealen kaynak vermeden aktaracağım. Bugüne kadar her davasını kazanan avukat, eşini öldürmekle suçlanan ünlü bir kişinin savunmasını üstlenir. Öldürülen kadının ceseti bulunamaz. Avukat savunmasını bunun üzerine kurgulayarak jüri önünde şunu söyler: “şimdi ben 10’a kadar sayacağım ve bu kişi salondan içeri girecek”. Avukat yavaş yavaş 1’den başlayarak saymaya başlar ve jüri üyeleri ve solandakiler kapıya doğru bakmaya başlar. 10 der fakat içeri kimse gelmez. Bunun üzerine avukat “sizlerde bu kişinin öldüğüne inanmıyorsunuz ve onun gelmesini beklediniz onun için de kapıya doğru baktınız” der. Jüri toplanır ve müvekkil suçlu bulunur. Çıkışta jüri başkanı ile karşılaşan avukat bu durumun nasıl olduğunu sorar. Her kes kapıya doğru bakmıştı. Jüri başkanı “evet çok akıllıca bir savunma yaptınız. Herkes kapıya doğru bakınca ben sizin müvekkilinize bakıyordum ve o kapıya bakmıyordu” dedi. Ben de o gün kargaya değil de kargayı alkışlayanlara baktım ne oluyor diye, gördüğüm şey herkes yanındakini suçlar gibi alkışlıyordu. Yani bir hayvanın bir insana doğru davranış için model olmasına bizi, ben değil sen bu hale getirdin diye yanındakini suçlayarak temize çıkmaya çalışır gibi hızlı hızlı alkışlıyordu. “Hayır, “ben” değil “sen” diye birbirini suçlayan çocuklar gibi alkışlıyorlardı”. 

Normal olan ve olması gereken davranışları “insanlık ölmedi” başlığı altında haberlere konu etmenin nedeni ya da nedenleri nelerdir? Bu soruya birçok uzman birçok farklı yönden bakarak cevap verebilir. Sosyoloji, Felsefe, Psikoloji, Mantık, Ekonomi vb. Bunun bana göre cevaplarından biri; bizim bilgi ve duyguları yaşama şeklimiz olabilir. Duyguların kelimelere, bilginin ise eyleme ihtiyacı vardır. Duygular eylemle dışa vurulduğunda, bilgiler kelimelere hapsolunca insan olabileceği kişi yerine olması istenen kişi hatta kişiler olmaya başlar. Duygular eylemle dışa vurulduğunda kişi kendisi olmak yerine herkesin istediği kişi olmaya başlıyor demektir. Hissettiği duyguyu kelimelere dökerek ifade etmek yerine eyleme dökerek dışa vuran insan öncelikle kendini kandırıyor demektir. Kendini kandıran bu insanın yaşadığı şeyin ifadesi “kendine yabancılaşmadır”. Kendine yabancılaşan bir insanın yaşayacağı şey ise çok rahat herkesin aracına dönüşmektir.

Bilgi eyleme değil de kelimelere ya da söylemlere hapsolduğunda ise insan bilgili olabiliyor fakat  “bilge” durumuna çıkamıyor. Bilge olmak, bilginin eyleme eylemlerin de ortak kültüre ve anlayışa hizmet ettiği bir döngünün başlangıç noktasıdır. Bilgi eyleme dönüşmeyince, “hangi çağda yaşıyoruz” diye başlayan söylemlerle bazı davranışların ne kadar çağ dışı kaldığını ortaya koymaya çalışıyoruz. Biz de “Bilgi Çağı” yerini “Eylem Çağı” almadığı sürece, orucu ne bozar, sakız çiğnemek, yüzmek, sigara içe çekilmeden içilirse oruç bozulur mu? Gibi soruları kaç kuşaktır oruç tutma bilgilerinin eyleme ve eylemlerinde oruç tutma kültürüne dönüşmediğinin göstergesi olabilir mi?

İnsan gelişimi, insan öğrenmesi, kişiliğin ve benliğin oluşumu, mutlu ve huzurlu bir evliğin, toplumsal güvenin, çalışkanlığın değeri ve önemi, komşuluk, kul hakkı, adalet, empati, iman, iyi insan vb. konularda her birimizden bilgi isteyelim her birimiz bu konularda az ya da çok bilgi sahibiyiz. Hele hele bu konuların kişisel, sosyal, fiziksel ve ruhsal sağlığımız için ne kadar önemli olduğuna ilişkin her birimiz uzmanlık düzeyinde bilgiye sahibiz. Herhangi birimize bu kavramlarla ilgili bilgimizi sorun sonra bu bilgileri veren kişiyi izleyin bakın verdiği bilgilerden ne kadarını eyleme döküyor. Empatiyi herkes tanımlıyor fakat hiç kimse empatik davranmıyor.  Birine “biraz empatik olur musun” diyen kişinin de aslında biraz empatik olması gerektiğinin farkında değil sanırım. Bizim özellikle üniversite eğitimlerinin ne bilgisinden nasıl bilgisine ve bildiği şeyi eyleme dökme becerisine odaklı bir sürece dönmesi gerekir.

Bilgili insan bildiğini eyleme döküp model olmadıkça sahip olduğu bilgi sadece gireceği sınavlarda işine yarar. O da bildiği alandan soru çıkarsa!

Güncellenme Tarihi
  • 27 Nisan 2025, 09:32
Yazının Adı
Duygular Eyleme Bilgi Kelimelere Hapsolduğunda