Beşiktaş Kültür Merkezinin ev sahipliği yaptığı ve Ali Sunal’ın sunduğu “Güldür Güldür” programını ilgiyle takip etmekteyim. Toplumun aynası olan sanatçıların toplumu çok iyi yansıttığı ve eleştirdiği oldukça kıymetli bir yapım. Ülkemizdeki eğitim sistemi ile ilgili ve son yıllarda da Tıp mesleği ile ilgili, sahada yaşadığımız olayları mizahi olarak ele alan bölümler yer alıyor.
Geçtiğimiz aylarda oldukça başarılı bir bölüme rastladım. Harvard Üniversitesinde dersler veren önemli bir bilim adamı ülkemize gelmiştir ve bir üniversitede öğrencilerle buluşur. Öğrencilere bu soruyu sorar “Geleceğe dair hayalleriniz nelerdir?” Öğrencilerin neredeyse hepsinin o an okudukları bölüm dışında hayallere sahip olduğunu gören adam şok olur. Kimi köfteci, kimi nakliyatçı, kimi başka bir işte ilerlemek istemektedir. Tabi hayallerin merkezinde bilimsel idealler değil geçim derdi vardır.
Oyunu izlerken gözümde bir anım canlandı. İdealist öğrenci kelimesi bir cümle içinde geçince hep aynı anı canlanır gözümde. Dönem dörde yeni geçmiştim, ilk stajım genel cerrahi idi. Genel cerrahi servisi Üroloji, Kulak Burun Boğaz ve Beyin cerrahi ile ortak servis olduğu için üst dönemlerimizle aynı koridorları paylaşıyorduk. Dönem beşler kendi aralarında konuşurken kulak misafiri olmuştum. TUS’a (Tıpta uzmanlık sınavı) oldukça sıkı çalışıyorlardı. Gelecek hayallerini birbirlerine söylüyorlardı. Biri Romatoloji istediğini, bir diğeri Endokrinoloji istediğini, bir başkası ise Kulak Burun Boğaz istediğini söylüyordu. Bu arkadaşların bir kısmı bu istedikleri yere gitmediler ama şu an hepsi uzman hekim olarak çalışıyorlar.
Peki, bir Tıp Fakültesi öğretim üyesi olarak son sınıfa gelmiş intern hekimlere bu soruyu sorduğumda ne yanıt alıyorum? Harvard’dan gelen meslektaşımla benzer cevaplar alıyorum. Neredeyse hepsi (bu ifade gerçekten abartı değil) rahat bir yere gidip ek iş yapmak istiyor. Aile hekimliğine veya iş yeri hekimliğine geçip (uzman olarak değil tabi) araba alım satım, emlak alım satım, müteahhitlik, hayvan besiciliği gibi hayalleri duymak insanı önce şaşırtsa da sonra da tıpkı oyunda olduğu gibi bana bile makul geliyor. Tabi bu işin esprisi ama şu an okudukları tıp fakültesi birçoğunun hayatının merkezinde değil, gelecek hayallerinin merkezinde değil. Tıpta gelecek hayali kuranlar da yurtdışına gitmeyi hayal ediyor. Evladım, madem bu işi hakkıyla yapmayacaksın, niye buraya geldin diye sorunca verilen cevap da aynı. “Hocam bir iş garantimiz olsun istedik.”
Durup düşünmek gerekiyor. Bu çocuklar gelecekleri ile ilgili karar vermeye korkuyor. Korktuğu için yeteneklerini kullanamıyor. Yeteneklerini, kapasitesini öncelikle hayatta kalabileceği bir işe girmek için harcıyor. Tıp fakülteleri ülkenin en zeki çocuklarının girdiği bir yer. Ve bu çocukların idealleri öncelikle geçim derdi sonrası Allah kerim.