Size bu sefer anneannemden bahsetmek isterim.
Anneannem adı gibi Hatun’du benim. Hani herkesin anneannesi özeldir, bir başkadır ya benimki de öyleydi. Her zaman çok özel bir ilişkimiz oldu onunla. İlk torunuydum belki ondan.
Annemin hafif sitemle söylediğine göre, kendi çocuklarıyla bile benimle ilgilendiği kadar ilgilenmemişti. Bence kendi çocuklarını büyütürken o da bir çocuktu. On dört yaşında evlenmiş beş çocuk doğurmuştu ve köy hayatında yapacak tonla iş vardı. Yetişkinliği ve şehir hayatı ilk torununa denk geldi, o da bunun bütün avantajlarını kullandı.
Öğrendiğim pek çok şeyi o öğretti bana. Dua ezberlemem onun için çok önemliydi. Onun için yemek yaparken bile beni yanında ister sürekli ezberlemem gereken sureleri tekrarlattırırdı. Yemek deyince onun yaptığı şipsi ve katmeri çok özlediğimi fark ettim. Annem de yapıyor ama aynısı olmuyor işte.
Evinin çok farklı ve hoş bir kokusu vardı. O koku içeri girer girmez sarmalardı sizi, şımartılacağınız anlamına gelen bir koku işte bilirsiniz.
“Kuzum” diye severdi hep. Kuzu gibi olurdum yanında. Her şeyiyle çok özeldi ama masalları, hikâyeleri bir başka güzeldi. “Bir varımış bir yoğumuş” diye başlar giriş kısmını özellikle uzatırdı ki heyecanı artsın.
Çok kitap okuyan bir çocuk olmama rağmen anlattığı masalların çoğuna masal kitaplarında rastlamadım. Onun masallarında zeka ve kurnazlık ön planda olurdu. Yaralı bir asker zekasıyla sultanı veya sultanın kibirli kızını kandırabilir, saraya damat olabilirdi.
Sultanın on iki kızı babalarını ve hizmetkarları kandırıp sabaha kadar eğlencelere gidip dans ederlerdi ama sonunda uyanık bir delikanlı onların sırrını çözüp bir tanesini de kendine aşık ederdi.
Anneanneme göre masal her anlatıldığında değişmeliydi yoksa heyecanı kalmazdı. İçimdeki küçük dedektifin o da farkındaydı ki masalın gizemli bölümlerinde küçük değişiklikler yapardı. Masalın kahramanı bir seferinde ağaçtan altın bir yaprak koparırken diğer seferinde padişahın kızının altın rengi saç telini bulurdu.
Öğretmenliğimin ilk yıllarında fani dünyaya veda etti. Anneannesi ölünce insanın hayatında farklı bir dönem kapanıyor. Cenaze namazı isminin tam hakkıyla “Hatun kişi niyetine” kılındı. Allah ondan rahmetini, merhametini esirgemesin. Onun gibi bir anneanne olmayı Allah bana da nasip etsin.
Şimdilerde de arıyorum seni
Unutmadım sıcaklığını, sevgini
Rüya da olsa görmek isterim o demleri
Hatıralarımın aziz aynalarında
Sen gittiğinden beri eksiktir o tarafım
Ne yana baksam seni görürüm
Bir daha gelsen yine rüyalarıma
İsterim anlatmanı masallarını bana
Yüreğimin en derin yeri sızlar
Musalladakine hatun kişi niyetine deyince
Gönlümdeki bu sızı son bulur
Ölüm hayatla bir araya gelince