Bizler “Devlet Baba” zihniyeti ile yetiştirilen neslin evlatları olarak ürkütülerek büyütüldük.
Yıl 89 Aydın, Aytepe’de Turizm işletmecisi olmak için ikinci senemi okuyordum. Tepede düzlük etraf uçsuz bucaksız zeytin ağaçlarıyla kaplı hemen sonrasında yemyeşil tepeler uzanmaktaydı.
Okul tepenin uç noktasına inşa edilmişti. Hakim noktadan aşağıdaki kiremit kaplı evleri arada bir yükselen betonarme yeni binaları ve tarihin izlerini taşıyan oval kıvrımlı yapıları izlemekten sıkılan, “huzursuz beynim” bir şeyler yapmam için ara ara beni zorlamaktaydı.
Bir dönem siyah beyaz fotoğraf çekimi ve baskı teknikleri konularında eğitim almıştım. Bildiklerimi paylaşabileceğim fikri, iyiden iyiye şekillenmişti.
Okul müdürümüz rahmetli Hasan Zafer DOĞAN Hocama gittim.
Zeminde boş kullanılmayan odayı fotoğraf eğitim atölyesi olarak kullanmak istediğimi söyledim. Bir iki sorudan sonra olur dedi. Aramızda saygı ve iyi niyet her daim vardı. Belki de bir sene evvel okulun taşınması için biz öğrencilerinden yardım istediğinde, 600 kişilik okulda bu çağrıya icabet eden 4 öğrenciden biri olmamdan olsa gerek bir damla iyilik bana geri dönmüştü.
Hemen işe koyuldum.
İç tefrişatı yaptım. Ama Agrandisör cihazına ihtiyacım vardı. Şehirde çalışır vaziyette olan tek ikinci el cihazı buldum, lakin öğrenci bütçesini aşıyordu. Kara kara düşünür iken makama çıkmaya karar verdim.
Geceden ceketimi gömleğimi hazırlayarak öğleden sonra randevusuz çaldım kapıyı sekreter hanım buyur etti.
Maruzatımı dinledi geniş koltuklara kuruldum. Makam kapısı açıktı, millet adına konuşulanları millet rahatlıkla duyabiliyordu.
Sekreter hanım buyurun dedi içeriye geçtim. Heyecanıma yenik düşmek istemiyordum.
Karşımda zayıf sportif beden iri çerçeveli gözlüklerin ardında alev gibi bakan gözler bir baba şefkatiyle bana sorular soruyordu. Aynı zamandan telefonla görüşerek işlerini takip etmeye çalışıyordu. Hani derler ya 10 elinde 10 marifet saniye duraksamadan seri seri konuşuyordu. Duruşumdan konuşumdan olsa gerek gülümseyerek talebimi sordu.
Hayalimi söyledikten sonra,
“in muhasebe servisine sana ödeme yapsınlar” dedi.
Şaşaladım ayaklarım yerinde duramıyordu. Koşarcasına teşekkür ederek yanından ayrıldım.
Ben aşağıya inene kadar talimat verilmiş çek hazırlanıyordu.
Hayal gibiydi elimde çek, bir rakama bir ismime bakıyordum. Birkaç gün sonra çeki bozdurup cihazı almıştık.
Eğitimleri başlattık fakat bu sefer de biz öğrenci milletinin maddiyat sıkıntısından dolayı
fotoğraf filmi alamıyorduk. Ne yapak ne edek der iken, okulda film izletelim dedim. Çocukluk yıllarında kaldırımda az kitap satmamıştık.
Tekrardan Devlet babanın kapısını çalmaya karar verdik. O günlerde şehirdeki tek üç gözlü projektör cihazı makamda idi.
Önce okul müdürümüzden rica ettik, kırmadı. Haftada bir gün sınıfı kullanmamıza izin verdi.
Sonra makama çıktım. Hemen tanıdı. Hâl hatır sonrasında evlat ne istiyorsun dedi. Cihazı kurduk fakat malzeme alabilmek için ticari bir faaliyete ihtiyacım var. Sizin cihazı haftada bir gün iki saat verir misiniz dedim.
Devlet Baba’nın yetiştiği toprakların hamurundan olsa gerek ticari ve işletmeci zekâsı kuvvetli biriydi, kırmadı.
İlk film gösterisinde, çıktı, geldi. Okul sıralarına geçerek bizleri onore etmişti.
Artık bir yandan gelir elde ediyor sonra sarf malzemeyi kursiyerlere ücretsiz veriyorduk.
Zaman içinde çalışmalarımız sergi seviyesine ulaşmıştı.
Artık eserlerimizi Aydın halkı ile buluşturma zamanı gelmişti.
Çıktık makam kapısına. İlk gün ki mahcubiyet ve saygı içerisinde şehir sergi evinden randevu istedik. Telefonu çevirdi, kültür müdürüne bizlerin geleceğini söyledi. Bir kere daha bizleri kapısından geri çevirmemişti.
Heyecan ve coşku içinde merdivenleri ikişer ikişer iniyorduk.
Bir damla ile başlayan niyet damlalar oluşturmuş ve insanlara dokunur hale gelmişti.
Sergi günü gelmişti. Akşam üzeri yeşil jeep kapıya yanaştı. Koşarcasına aracın kapısına yöneldim. Devlet Baba gelmişti.
Sıfır noktasından başlayan serüvenimizde manevi samimiyetini her daim hissettiğim, Rahmetli Recep Yazıcıoğlu hafif gülümseyerek aşağıya indi. Tek tek fotoğrafları inceledi, sorularıyla terleterek bizleri onurlandırdı.
Özel bir insandı.
Dualarımız onunla.
Huzur içinde uyu Devlet Baba...