İnsan hayatının önemli dönüm noktalarında biridir çocuk sahibi olmak. Hayata, insanlara, ebeveyn olarak sizden yaşça küçük gençlere hatta doğadaki tüm yavrulara bakışınız değişir. Kız çocuğu sahibi olan birçok arkadaşımın kadınlara bakış açısının değiştiğini, daha kibar, eşitlikten ziyade pozitif ayrımcılık geliştirdiğini hem fark ettim hem de buna benzer ifadeler duydum. Her ne kadar öyle olmasa da hayatına şekil vereceğimi düşündüğümüz bir meyve, bir proje belki de bir öğrencidir beklenen bebek.
Bir çiftin bebek beklediği haberini almak toplumda genelde sevinçle, belki herkeste sevinçle olmasa da olumlu bir tavır ile karşılanır. İyi dilekler, dualar, temenniler, konuşmayı seven ihtiyarların gençlere sıkıcı ve eskimiş görünen önerileri, kitap tavsiyeleri, yakın zamanda çocuk sahibi olmuş kişilerin “bunlar iyi günleriniz o zaman” şeklindeki yorulmuş heyecanları boca edilir bu çiftin üzerine. Çift de tabi boş durmaz. Hemen başlar doğmamış çocuğa don biçmeye. Hele ilk çocuksa bu bebek, okula gideceği çanta bile bakılır alışveriş esnasında. (Gerçi bu sıralar ekonomi bu kadarına izin vermiyor ama yine de bir bakılır, hayaller kurulur.) Yoldan geçen farklı yaşlardaki çocuklar, hatta liseli gençler, plajda piknik yapan yaşça genç agalar, motosiklete binen gençler… hepsine bakılır ve kendi evladı hayal edilir orada.
Şimdi bunlar güzel olan şeylerdi. Bir de konjonktürel gerçekler var. Kadının çalışmadığı bir denklemde geçinemeyen veya istediği gibi bir yaşam süremeyen aileler için çocuk sahibi olmanın bazı sıkıntıları vardır. Özel sektörü anlatmak için yeterince malumata sahip değilim ama oldukça vahşi bir ortam olduğunu duyuyorum. Ben bizim sektörden bahsedeceğim. Bu meleğin haberini alan bir doktor, hemşire veya sağlık teknikeri bir anne neler yaşar. Aslında içinde bulunduğu durumda kulaklarını kapasa tüm kanun ve yönetmelikler ondan yana. Ama sosyal bir varlık olan insan, ister istemez çevresiyle etkileşime girer ve gelişmelerden etkilenir.
Çalıştığınız birimde bir kadın gebelik nedeniyle yasal ve hatta doğal haklarından yararlanmaya başlarsa ne olur? İş yükü değişmez, birimde gebe olduğunu için herhangi bir planlama yapılmaz, hatta bazen o da birimde çalışan bir eleman olduğu için birimdeki çalışan sayısı bir değiştirilemez. Bu diğerlerinin iş yükünün, mesai saatlerinin, nöbet sayılarının artması demek. Yani iş yükü gebeden alınır, diğerlerinin sırtına yüklenir. Bu durum diğer çalışanlarda rahatsızlığa, gebe olan kadına karşı sessiz, pasif, psikolojik bir baskıya dönüşür. Gebenin izinli olduğu dönemlerde oluşan açık karşılanabiliyorsa ne ala, ama karşılanamıyorsa ki doktorlarda bu karşılanamaz çoğu kez, o zaman çok ciddi homurdanmalara neden olur. Yani ne gebe izinlerini kullanırken rahat eder, ne de arkadaşları buna içtenlikle sevinir.
Ben çocuk sahibi olacak olan kadınların “Bunu arkadaşlara nasıl söyleyeceğim?” ifadesini meslek hayatımda çok defalar duymuşumdur. Yukarda bahsettiğim nedenler genelde açıktan ifade edilmez ama derinden bir öfke ile kendini gösterir. Sağlık sektöründe, işte doğacak olan bebek, ebeveynlerinin yükünü (veya günahını) daha ilk anne karnına düştüğü an yüklenir.