Email
Twitter
WhatsApp
İnstagram

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

İLETİŞİM

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF!

İyiliğe Karşı Olan Her Şeye MUHALİF !

Sorumlu Sanayici Anlayışlı İş Adamı

Sorumlu Sanayici Anlayışlı İş Adamı

İş adamı sadece para kazanma makinesi, servet biriktirme makinesi olarak kalmamalıdır. Para iyi bir uşak, kötü bir efendidir derler. Sorumluluk sahibi iş adamları değerlere sahip, onlarla yaşayan ve rol modellik ortaya koyan kişilerdir.

Pek çok endekslerin yanında “insani gelişim endeksi” ne bakmalıyız, onu hiza almalıyız. İyileşmesi adına mümkün olduğu ölçüde destek olmalıyız. Çorbada bizim de tuzumuz olmalıdır.

İş adamı ufku geliştirilerek, güzel örnekler sunularak, destek olunarak sadece para biriktiren bir insan olmaktan çıkarılmalıdır.  Bu konuda iş adamlarına görev düşmekle birlikte bir miktar görev de sivil toplum kuruluşlarına, iş adamları derneklerine, odalarına düşmektedir. Sivil toplum kuruluşlarımız farkındalığın artırılmasında bir araç olarak gerçekleştirilen iyi örnekleri ve başarılı sosyal sorumluluk projelerini tanıtabilir. Kolektif hale dönüştürülebilir. Ah-i Evran hazretlerinin yıllar önce pek çok kısıtlara rağmen yaptıkları gibi.

Amaç mutluluk, hayat kalitesinin maddeten ve manen yükselmesi olabilir. Ne var ki insanlar sadece kendilerini düşünerek mutlu olamazlar. Toplumsal bir hayatın içinde yaşıyoruz ve onun şartlarının sağlıklı olmasına hepimizin ihtiyacı var. Bazı nefsanî tutkularımız, sadece toplumsal bütünlüğün değil, kendi ruhi ve bedeni bütünlüğümüzün aleyhinde işler yaptırmak ister bize. Onları kontrol etmek, aklın gereğidir.

Mutluluk akıllı ve dengeli davranmayı gerektirir. Eğitimin amacı da bundan farklı bir şey değildir. Kendi kişisel bütünlüğümüz nasıl önemli ise, toplumsal bütünlüğümüz de öyledir. Huzursuz ve bunalımlı bir toplumsal hayat içinde kimse mutlu olamaz. Bazı şeylerle oyalanabilir, kendini bir zaman aldatabilir ama er geç bazı gerçeklerin olumsuz etkilerini, daha da ağırlaşmış haliyle yaşar.

Nefsanî tutkular, kurnazlık kriterleri, taktik oyunlar, sadece negatif göstergelerin sayısını artırır. Özel hayatta da böyledir, hayatın diğer safhalarında da. Dar açıdan bakınca kısa vadede cazip görünürler, ama aslında ortak akla kurulmuş tuzaklar gibidirler. Kalıcı planda ortak akıl ortak mutluluktur; meseleleri birer birer ve birbirine bağlı olarak çözer. Samimi olamazsak, hiçbir şey olamayız. Samimiyet, sevginin, ortak aklın ve mutluluğun yoludur.

Hayatın asıl amacı üzerinde düşünmemiz gerekmektedir. Hayatımızı anlamlandıracak, farkındalık oluşturabilecek sorgulamayı yapmalıyız. Sonu ölümle bitecek olan kısa süreli insan hayatı ancak insanlığa hizmet ile anlam kazanır. İnsanların yaşamlarına anlam kazandırmaları öldükten sonra, ölmez bir eser bırakabilmeleri ile mümkündür.

Para ile her şey satın alınmaz. Paraları ile her şeyi alabileceklerine inanan zenginler, hasta yatağına düştüklerinde, para ile satın alınamayacak bazı şeylerin olduğunu anlamak zorunda kalırlar. Aslında zenginlik “çok şeye sahip olmak değil, en aza ihtiyaç duymaktır” diye tanımlanır.

Sağlık sahip olduğumuz varlıkları anlamlı kılan bir unsurdur. Varlıklarımız arasından onu çekip aldığımız zaman, geri kalan her şey anlamsız kalır. Sağlık olmadıkça ne paranın ne fabrikanın ne de başka bir malın hiçbir önemi yoktur. Sağlıklı toplum, sağlıklı bireylerden oluşur. Toplumsal sağlığımızı koruyabilmek için, toplumu meydana getiren bireyler olarak beden, ruh ve düşünce sağlığımızı korumalı ve değerini bilmeliyiz.

Her sabah uyandığımızda şunları hatırlamalıyız: Bu bedende hissettiğimiz, taşıdığımız can bile bize ait değildir. Bize emanet olarak verilmiştir. Zamanı geldiğinde bu emanet gerçek sahibi tarafından alınacaktır. İşe o gün, dostların omzunda bir tabut, içinde cansız bir beden ebedi istirahatgaha gidiyor olacağız. O tabutun içinde dünya nimetlerine ait hiçbir şey olmayacaktır. Peki ne vardır? Günahlar ve sevaplar. İşe bu nihai gerçeği görerek yaşamımızı sürdürmeliyiz.

İş insanı olarak iş modelimizi, anlayışımızı ve tercihlerimizi oluştururken Mevlâna, Yunus Emre hazretleri gibi ilim ve gönül insanlarının hayat görüşlerinden, tavsiyelerinden istifade etmeliyiz. İnsanlığı ancak Mevlâna, Yunus Emre hazretleri ve bu gönül erlerinin çizgisindeki büyüklerin düşüncelerinde hayat bulan ideal insanlar kurtaracaktır.

İşverenler olarak geçmişteki büyüklerimiz, Ahi üstatlarımız gibi gönlümüzü, elimizi, soframızı paylaşıma, misafirperverliğe açalım; dilimizi, gözümüzü, belimizi kötülüklere, dedikodulara kapatalım. Yüce yaratıcımızın içimize vermiş olduğu sevgi çınarını büyütelim, gönlümüzü genişletelim ve dünyamızda barışın, kardeşliğin gelişmesi, yoksulluğun, kavgaların bitmesi için ihtiyaç sahiplerine de yer açalım.  Gönül soframızı ve imkân coğrafyamızı en yakınımızdan başlayarak bütün cömertliğiyle depremzede şehirlerimize açalım.

İş adamlarının akıllı, bütünsel bakış açısına sahip insanlar olduğunu biliyorum. Dolayısıyla bu bakış açılarıyla ve derin zekavetleriyle böyle bir Ramazan ayını çok karlı bir ticarete çevireceklerini biliyorum.

Herkesin bu ramazanda 30 gün boyunca deprem çadır ve konteyner kentlerinde iftar sofralarında olmalarını dualarının birincisi yapmalarını temenni ediyorum vesselam…

Güncellenme Tarihi
  • 19 Mart 2023,
Yazının Adı
Sorumlu Sanayici Anlayışlı İş Adamı