Dünya nüfusu hızla artıyor lakin insanlar giderek yalnızlaşıyor. Bu durum artık bizim gibi sıradan insanların bile gözlemleyebileceği yaman bir çelişki olarak karşımızda duruyor. Özellikle gelişmiş toplumlarda insanların yalnızlaştığını gösteren haberler ve incelemeler medyada daha fazla görünür hale gelemeye başlıyor. Örneğin bu haberler bize Amerika Birleşik Devletlerinde 1970’li yıllarda büyüyen bir çocuğun etrafında; anne, baba, dede, hala, vb. yirmi kişinin üzerinde yetişkin varken 2020’li yıllarda çocuklar büyürken çevrelerinde iki kişiden az büyük olduğunu söylüyor. Yine medyadan öğrendiğimize göre İngiltere’de dokuz milyon yalnız insan yaşıyor. İngilizler bu durumdan öyle endişelenmişler ki 2018 yılında yalnızlıktan sorumlu bir bakanlık kurmuşlar. Kurulan bakanlığın amacını da yalnızlıkla yüzleşmek durumunda olan her yaştan bireye yardım etmek diye açıklıyorlar.
Huzur evlerinin sayılarındaki artış konuya ilişkin başka bir veri olarak gösteriliyor. Huzur evleri; yaşlı ve hasta bakım merkezleri ile konaklama işletmeleri hizmetlerinin birleştirilerek kesintisiz sunulduğu iş modelleri kapsamında yaşam alanlarına dönüştürülüyorlar.
İnsanların huzur evlerini tercih etmelerindeki temel nedenlerinden bir tanesi de yalnız kalmama arzusu. Kendi ortamlarında yalnızlaşan ihtiyarlar kendileri gibi olan kişilerle bir arada yaşayarak sosyalleşme ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyorlar. Çünkü modern yaşam onları hayatın dışına itiyor. Modern yaşama değinmişken yalnızlaşmanın birçok nedeni arasında öne çıkan bir sebep olarak onu göstermemiz mümkün.
Yalnızlaşmanın psikolojik, sosyolojik, ekonomik arka planları mutlaka değerlendirilmeli lakin kapitalizmin dayattığı popüler yaşam kültürü asla gözden kaçırılmamalı.
İnsanlık yalnızlıktan ve yalnızlığın ortaya çıkardığı sorunlardan kurtulmak için farklı yollar bulmaya çalışıyor. Bulunan yollar içerisinde evcil hayvanlar, sosyal robotlar, yazılım temelli sohbet platformları ya da arkadaşlık siteleri dikkat çekiyor. Gelişmiş ülkelere bakıldığında özellikle batı toplumlarında yoğun bir evcil hayvan sahiplenme davranışı görülüyor. İnsanların evcil hayvan bakmak için farklı sebepleri olsa da yalnızlıktan bir nebze kurtulmak istemeleri de önemli bir gösterge olarak karşımıza çıkıyor. Açıkçası sekiz milyardan fazla insanın yaşadığı bir dünyada insanın yalnız kalmamak için bir hayvanın arkadaşlığına ihtiyaç duyması bana çok manidar geliyor.
Bulunan diğer bir yol ise sosyal robotlar. Özellikle yaşlı insanların sohbet edebilmeleri için geliştirilen yapay zekâ temelli robotikler bir kurtarıcı gibi tanıtılıyorlar. İnsanların sohbet etmek için ihtiyaç duydukları eşlerinin, dostlarının, arkadaşlarının yerine geçen bu robotlar yapılan araştırmalara göre yalnız insanlarda olumlu duyguların ortaya çıkmasına katkı sağlıyorlarmış. Japonya bu konuda dünyaya liderlik yapıyor. Geçtiğimiz günlerde Fransa’da bir huzur evinde yaşlı bir kadının bir robot ile sohbet ederken çekilmiş videosunu izlerken içimde hissettiğim sızıyı ifade edemem.
Benzer şekilde internet üzerinden erişim sağlanabilen sohbet odaları ya da arkadaşlık siteleri de her yaştan insanların tercih ettiği ve yalnız kalmamak için kullandıkları bir yöntem olarak karşımıza çıkıyor. Aslında tam bu noktada yapılmak istenilenin tersi bir durumla karşılaşıyoruz. Sosyalleşmek için tavsiye edilen bu sohbet odaları aslında insanlarla gerçek temasa mani olduğu için insanların yalnızlaşmasına katkı sağlıyor. Bu durumu ya göremiyoruz ya da görmek istemiyoruz.
Yalnızlaşıyoruz, bu büyük bir tehlike. Bununla birlikte yalnızlaşmaktan kurtulmak için izlediğimiz yollar insanlığı daha da büyük bir açmazla karşı karşıya bırakıyor. Yabancılaşmayla! Çünkü yalnızlaşmaktan kurtulmak için insanları hayvanlarla, robotlarla ya da yazılım programları ile bir araya getiriyoruz. Başka insanlarla değil.
Hâlbuki insanlığı yalnızlaşmadan ve yabancılaşmaktan kurtarmamız çok da zor değil. Sadece temel değerlerimizi hatırlasak yeter.